Düşerken hisseyi satmak;
yükselirken almak benim alım-satım yaparken izlediğim temel mantıktır (Bu
yazıdaki konum varantlar değil. Elbette varatlarda düşerken satım varantı;
yükselirken alım varantını tercih ediyorum). İnatla düşerken almadığımı ve
neden yükselirken aldığımı anlatmaya çalışacağım ya da daha doğrusu neden
piyasadaki birçok kişinin benim hareketimin tersini yapmaya çalıştığını 2
kavramla anlatmaya çalışacağım.
Bunlardan bir tanesini açıklamak için Anchoring (dayanak noktası) etkisi.
Şimdi bu konuda yıllar önce okuduğum ve herkese okumasını şiddetle tavsiyem
ettiğim bir kitaptan bahsedeceğim. Daniel Kahneman’ın (Nobel Ekonomi Ödülü
almıştır kendisi) “Thinking, Fast and Slow’dan” kitabı. Diyebilirsiniz ki borsa
ile ne alakası var (Davranışsal Ekonomi bu ara yine çok konuşuluyor biliryorsunuzur). Örneklerden sonra ilgiyi kuracağım. Yazar iki tane sistem
tanımlıyor: Sistem 1 ve Sistem 2. Özetle Sistem 1 iç ses/güdü’yü ve Sistem 2’de
daha akilliği ya da çaba sarf etmeyi temsil ediyor. Örnek versem sanırım daha
anlaşılır olacak. Sistem 1’e “nasılsın ?” sorusuna düşünmeden verilen “iyidir
senden ?” cevabı örnek verilebilir. Sistem 2’ye ise vergi formu/başvuru formunun
dikkatlice doldurulması ya da dar ve virajlı bir yolda arabayı sürmek örnek
verilebilir.
Resim buradan
alınmıştır.
Kahneman bir düzenek kuruyor (çarkıfelek gibi). Bu düzenek sadece 10 ve
65’de duruyor. Her katılımcı yalnız başına düzeneği çeviriyor ve çıkan sayıyı
not ediyor (ya 10 ya da 65 sayısı geliyor). Çarkı çevirdikten sonra her bir
katılımcıya “Afrika ülkelerinin Birleşmiş Milletler'de temsil edilme oranı
kaçtır?” sorusu soruluyor. 10 sayısının geldiği kişiler bu soruya ortalama %25
cevabı verirken; 65 sayısının geldiği grup bu soruya ortalamada %45 cevabı
veriyor.
Başka bir örnek daha
vereyim. Bir sürü ekspertiz bir evin değerini belirlemek için satılacak eve
görülüyor. Her ev hakkında bilgi ve ev sahibinin talep ettiği ücret ekspertizlere
söyleniyor. Ekspertizlerin yarısına ev sahibinin talep ettiği miktar daha az
söyleniyor. İşin sonunda yüksek fiyat söylenen ekspertizler evin fiyatını; düşük
fiyat söylenen ekspertizlere göre daha yüksek olarak belirliyorlar.
Esasında yukarıda
verdiğim örneklerin aynısını örneğin marketlerde de görmüyor muyuz? 10 TL
yerine 9.9 TL yazarak bizi ürüne çekmiyorlar mı? Başka bir örnek vereyim, ikinci
el araba alırken satıcı 20 TL eden arabaya 40 TL istemiyor mu? Biz de
pazarlıkla 35 TL’ye alınca sevinmiyor muyuz?
Achoring’in borsayla
ilişkisine gelelim. İlk örnekte şu an tahtası kapalı olan bir hisseyi örnek
vermek istiyorum (aşağıda). Manipülatörler bence çok sevdiği yöntemlerden bir
tanesi burada yapmışlar. Hissenin değeri ile fiyatı arasında doğal olarak bir
ilişki vardır. PD/DD oranı mesela değeri anlamak için kullanılan bir araç.
PD/DD gibi kavramları sevmediğimiz için biz direk hissenin fiyatına bakıyoruz.
Bu yüzden manipülatörlerde fiyatı arşa kadar çıkarıyor. Buradan düşmeye
başlayınca insanlarda alıma geçiyor. Niye? Daha önce gördüğü fiyatı baz alarak
diyor ki, “ooo çok düştü, nasıl olsa yükselir”. Böylece manipülatör elindekini
rahat rahat satıyor. Dikdörtgen içine aldığım yer “düştü alalım” bölgesi,
aşağıdaki işlem hacmi gözünüze çarpmıştır. PD/DD oranına bakarsanız, zaten bu
hareketten anında kıllanırsınız. Bu konuda daha önce yazdığım yazıya bakmak
isterseniz buraya
tıklayabilirsiniz.
İlla hareketin
manipülatif olmasına gerek yok. Aşağıda THY grafiği var. Sol tarafta aşağı
doğru çizgiyle gösterdiğim yerde ben biliyorum ki birçok kişi THY aldığına bin
pişmandı. Daha önce gördüğü fiyatlara nasılsa geri döner diye 2015-2017 arası
hisseyi taşıdılar. Başkaları diğer hisseden para kazanırken onlar hisseyi
sırtlarında taşıyıp durdular.
Resim buradan alınmıştır.
Esasında hikayenin devamı
için başka bir kavramdan bahsetmem gerekiyor: “Disposition Effect”, yani
yatırımcının zarar eden hisseyi uzun süre ellerinde tutmaları, elindeki hisse
kar elde edince hemen hisseyi satmaları. Daniel Kahneman bu kouda diyor ki 1000 TL’lik zararın
verdiği acı, 1000 TL’lik karın verdiği hazdan daha kuvvetlidir. Bir anlamda
gurur ve pişmanlık kavramları. Haksız çıkmamak için zarar eden hisseyi taşıyor.
İlla ki bekliyor. Esasında o hisseyi satabilir ve para kazanabileceği başka
hisseye geçebilir. Fakat yanlış karar verdiğini kabullenmek ve pişman olmak
istemiyor (soldaki çizgi ile gösterdiğim). Azıcık kar elde edince de hemen
satıyor, ne de olsa gururlanmaya ihtiyacı var. Bu hareketi yapan yukarıda THY
örneğinde (sağ tarafındaki çizgi, yani çıkış trendi) olduğu gibi çok güzel
hareketleri kaçırabiliyor. Buradan THY asla düşmeyecek vs. anlamı çıkmasın.
Elbette düşecek, fakat benim burada anlatmaya çalıştığım saçma sapan hisselere
girerek macera aramaya hiç gerek yok. Vakti zamanı gelince elinizden çıkarmak
istiyorsanız çıkarırsınız THY’yi (ya da THY satım varantı alırsınız). Belki
Pazartesi düşer belki hafta kim bilir.
Bu yaklaşımı esasında proje dünyasında yer alanlar çok iyi bilir. Evet
tahmin ettiğiniz gibi Sunk Cost’dan (batık maliyet) bahsediyorum. Bir projeye
100 milyon TL yatırım yaptınız. 100 milyon TL bitti ama proje bitmedi.
Yaptığınız hesaplamalara göre 100 milyon TL yatırırsanız projenizin bitme
ihtimali var. İhtimal %20. Başka bir alternatif doğru. Ona da 100 milyon TL
yatırmanız gerekiyor. Başarılı olma ihtimali %85. Bir projeci “batık para batık
paradır” der ve ikinci proje yönelir. Çoğu kişi ise ilk yatırdığı 100 milyon
TL’yi kurtarmak için aynı projeye %20 ihtimal dahi olsa 100 milyon TL yatırmayı
tercih eder. Bu anlattığım size tuhaf mı geldi? Piyasada paçallama denen
kavramdan farkı ne? Ben yapmıyorum ama birçok kişi yapıyor biliyorsunuz. Hissenin
fiyatı düştükçe hisseyi alıyorlar. Sonra taşı babam babam taşı hisseyi, borsaya
kız, dağa kız, taşa kız ama kendine kızma. Tekrar THY örneğine dönelim. Sol
tarafta gösterdiğim düşüş trendi. Bu kişiler aldıkça
aldı (paçalladı). Aynı süreçte başkaları diğer hisselerden para kazandı.
Başkaları yükseliş trendi (sağ tarafta gösterdiğim çizgi) başlayınca aldı.
Diğerleri aylardır yaptığım çıksa da kurtulsam derken, yükseliş trendinde
alanla rahat rahat yükselişi izledi.
Sonuç olarak dünkü yazımda da bahsetmeye çalıştım. Teknik
analizde ilgili en büyük problemlerden bir tanesi sadece teknik analize
inananlar/güvenenler fiyatın o şirkette ilgili her türlü bilgiyi içerdiğini
varsayar. Yani fiyatı açıklayacak başka bir şey yoktur. Fiyat fiyatı açıklamaktadır. İşin aslı teknik
analiz, geçmişten günümüze kullanılan bir yöntem (tüccarlar bunu yüzyıllardır
yapıyor), yani eski fiyatlardan gelecek fiyatları tahmin etme. Teknik analize
karşı değilim ama salt teknik analiz yetmez (biliyorsunuz ki bu yazıda
temel analiz konusunda da fikrimi yazmıştım). Yani anchoring effect ve sunk
cost ile anlatmaya çalıştığım gibi, bir hissenin ucuz olmasını belirlerken
sadece fiyata bakıp karar vermiyorum ve paçallama yapmıyorum. Böylece sanırım
neden piyasanı aksine düşerken sat, yükselirken al ya da fiyatı düştü al diye
kendi kendime söylmediğimi açıklamış oldum sanırım (düşüşle geri çekilme
arasında farkı lütfen gözden kaçırmayın). Hisse yükselirken de haklı olduğum
pozisyonu sonuna kadar koruyorum. Erkenden gururlanıp hissenin arkasından
bakmaya gerek yok herhalde.
Geçen gün de belirtmiştim, örneğin THY geri çekilirken
nerede tekrar alınmaya karar verildi. Aşağıdaki grafik gösteriyor sanırım.
Dikkat edin karar fiyata göre değil, THY’nin PD/DD oranına göre verilmiş. Bu
örnek bence geri çekilme (kar satışı) ile düşüş trendi arasındaki farkı
gösteriyor.
Resim buradan
alınmıştır.
- Veriler ve görseller “Matriks” programı ve yukarıda kaynakları belirtilen web sayfalarından faydalanarak üretilmiştir.
- İnceleme yöntemi ve genel olarak kullandığım yaklaşımlar hakkında bilgi almak isterseniz lütfen bakınız: CANSLIM
DARVAS
SWING
- Sıkça sorulan sorulara bakmak isterseniz: SSS
- Bloga destek olmak için ADBLOCKER gibi reklam engelleyici programları bu sitede kapatmanız ya da işlevsiz (disable) hale getirmeniz yeterli olacaktır.
- Bloga destek olmak için ADBLOCKER gibi reklam engelleyici programları bu sitede kapatmanız ya da işlevsiz (disable) hale getirmeniz yeterli olacaktır.
iyi güzel anlatmışsın sevgili DarvasSwing ama verdiğin örnekler o kadar saçma olmuş ki konuşmada edemeyeceğim. hiç kimse bir hisse üzerinde sırf yükseliyor/düşüyor diye işlem yapmaz. onlarca indikatöre bakar değerlendirir ona göre pozisyon alır. sizin mantığınıza göre düşerken alan birisi dipten almayı başarırsa sizden daha çok kar ediyor.
YanıtlaSilonu geçtim verdiğiniz ilk örnekte eğer yükselirken alsaydı tepe noktasını tahmin edemeyeceği için hisse elinde patlayacaktı.
sizin mantığınıza göre
Teşekkür ederim görüşleriniz için.
Sil