2 Mart 2019 Cumartesi

Bedava Peynir Fare Kapanında Olur


Uzun zamandır yazmıyordum. Hayatımda değişen bir şey olmadı hala yoğunum hala fazlasıyla. Twitter üzerinden idare etmeye çalışıyorum fakat orası yetmeyince bir kaçamak yapıp yazmak istedim. Eğer bu yazıda BIST 150 ve 50 bin ya da Dolar 5 olur 10 olur gibi bir şeyler duymayı umuyorsanız, bu yazı size göre değil. Bu yazının hedef grubu nasıl oluyor da başkası alınca kar ediyor, ben alınca zarar ediyorum diyenler ya da millet neye göre karar veriyor diyenlere.

Bu yazıda yön konusunda nasıl değişkenler kullandığımı anlatmaya çalışacağım. Bir sürü şeyi atlayabilirim ama yazının temel mantığında anlaşırsak zaten benim atladıklarımı siz havada karada yaparsanız. Hatta benden daha iyi yaparsınız 😀

Başlayalım BIST ile. Ben önce konjonktüre bakarım. Bir taraftan dış konjonktür yani DXY, ABD tahvil faizleri (aşağıda açıklamaya çalıştım), petrol, FED, ECB, orada burada savaş vs. tehdidi var mi, Brexit, dünya borsaları ne haldeler vs. diğer taraftan iç konjonktüre yani büyüme, tüketim, enflasyon, istihdam, tahvil faizleri, banka kredileri/faizleri, maliye politikaları, borsada yabancı oranı, ABD ve İngiltere’deki Türk ETFleri, CDS, seçim, jeo-politik ve/veya siyasi gerginlik, teşvikler ya da sektörel programlar, S400, Suriye, vs. Diyeceksiniz ki bunların hepsini takip etmek zor. Zaten beleş peynir sadece fare kapanında olur diye boşuna denmiyor. Somut örneklerle açıklamaya çalışayım. Eğer ki emtia fiyatları artıyorsa doğal olarak Tüpraş, Ereğli gibi hisselere alıcı gözle bakıyorum ya da ne bileyim soda külü fiyati artıyorsa Soda’ya alıcı gözle bakıyorum (SODA iyi bir örnek olmadı, onu hep alıyorum). Turist sayısı artıyorsa havacılığa alıcı gözle bakıyorum. Tahvil faizleri düşüyorsa bankalara alıcı gözle bakıyorum. Tahvil faizleri artıyorsa dövize olumlu gözle bakıyorum. İç tüketim ve/veya ihracat artıyorsa ya da ne bileyim kamu otomotiv, beyaz eşya gibi sektörlere destek açıklamışsa Arçelik, Toaso gibi hisselere alıcı göze bakıyorum. Fiyatlar artıyorsa BİMAŞ gibi şirketlere olumlu gözle bakıyorum. İnşaat sektörü gelişiyorsa Emlak Konut’a, Kardemir’e alıcı gözle bakıyorum. Petrol artıyorsa havacılığa ve petrolü girdi olarak kullananlara, örneğin PETKİM, satıcı gözle bakıyorum. Döviz düşünce TTKOM’a alıcı gözle bakıyorum. Bu hisselerin fiyatı sadece bir şey göre değişmiyorlar bunlar sadece örnek. Yani yukarıda yazdıklarım taşa yazılmış şeyler değil. İlla böyle olacak diye bir kural yok! Örneğin tahvil faizleri artıyor ise döviz alıcı gözle bakarım ama TCMB'de karşı tarafta faiz silah var. Risk ve getiri dengesini iyi okumak lazım (aşağıda açıklamaya çalıştım). OPEC kısıntıya gidiyorsa, dünyada büyüme varsa, petrol üretiminde sıkıntı varsa vs. petrole alıcı gözle bakarım. Dünyada jeopolitik risk veya finansal risk varsa, merkez bankaları altın alıyorsa, dolar ve ABD tahvilleri güç kaybediyorsa vb. durumlarda altına alıcı gözle bakarım. Tekrar söyleyim bunlar taşa yazılmış kurallar değil. Hisselerin değişkenleri hakkında yazılmış bir yazıyı okumak isterseniz lütfen buraya tıklayınız.

Eğer konjonktür olumsuza dönmüşse yukarı çıkan hisse benim için sadece ucuza satım varantı almak için var oluyor.

Varsayalım konjonktür iyi, arkasından bilanço analizimi dikkate alıyorum. Bununla ilgili yazılar burada, şurada ve orada. Fakat burada bir noktaya çok dikkat etmek gerekiyor. İyi bilanço cezalandırılmaz ama hayal kırıklığı yaratabilir bence. Örneğin X firmasının bilanço harika gelmiş. Zaten iyi gelecek bilanço haftalar öncesinden fiyatlanmaya başlanır. Bunu alıcı gözle bakar mıyım, kesinlikle bakarım, hatta alırım (yani bilanço öncesi alırım). Fakat sektör kötü gitmeye başladı diyelim. Yani iyi bilanço gelememe ihtimali var. Bu durumda en son bilanço çok iyiydi diye alıcı gözle bakmam. Bu yüzden iyi bilanço işler hep iyi gidecek demek değil.

Konjonktür iyi, temel analizde hisseleri beğendik, şimdi gelsin teknik analiz. Hah burada orası destek burası köstekler, MACD kesti, RSI böldüler başlar😀Ben kesinlikle teknik analizi hor görmüyorum ya da karşı değilim. Burada 2 yöntemim var (buraya ve şuraya tıklayabilirsiniz). Burada indikatör kullanmıyor muyum? Evet itiraf edeyim kullanıyorum. O ne mi? Hacim! Hacim artışı illa fiyat artışı olacağını göstermez bence. Hacim ilgiyi gösterir yani yön göstermez bana göre. Ben hacmin azalmasını da önemserim. Bu belki ilgi azlığı belki de hissenin dinlendiğini (demlendiğini) gösteriyordur. Dinlenme sonrası tekrar sert haretketler olabilir😀.

Ayrıca endeksteki çıkış ya da düşüşün neye dayandığını da dikkat almak lazım bence. Yani dünyada rüzgar iyi biz çok kötü fiyatlandık, bu arada bize de alım mı geldi yoksa dünyada rüzgar iyi bizim de büyüme vs. çok iyi gidiyor diye mi alım geldi.

Daha önce Twitter’da da belirttim, neden kendimce piyasaları ilgilendirebilecek haberleri paylaştığımı. Hatta bu ara hikayeler, hikayeler diye hatırlatmalar yapıyorum. Yukarıda anlattıklarıma bakarsanız niye bunu yaptığımı daha iyi anlayabilirsiniz diye düşünüyorum. Teşvik haber, KGF haberi, S400 haberi, petrol haberi, temettü, bedelsiz (zamanı yaklaşıyor) vs. Hadi somutlaştırayım. Varsayalım petrol fiyatları artıyor ya da zam gelecek vs., konjonktür iyi, Tüpraş’ın bilançosunu beğendim, Tüpraş’ın fiyatı uygun ise giderim Tüpraş alım varantına bakarım.

Aracı kurumlar X’i al dedi, Y sat dedi. Ne yapıyorum? Dikkate alıyorum ama kararımı ona göre vermiyorum. Tabi aracı kurumun kim olduğu önemli. Morgan Stanley, JP Morgan, İş Yatırım vs. Bunlar benden çok daha iyi analiz yapıyorlardır ama varantçı olarak bize moment lazım yani hacim. Hisseyi her cuma aldığım için aracı kurumların ne dediğine takılmıyorum. Eğer hisseyi aracı kurumun öneris ile alacak olsam hissenin taban çalışması yapıp yapmadığına bakardım. 

Gün sonu analizi (yani bugün hangi kurum neyi almış neyi satmış) önemli bir kesim takip ediyor tahminimce. Burada bir şey gözden kaçıyor galiba. Birincisi biz yabancı oranlarını iki gün sonra görüyoruz takasa baktığımız zaman. İkincisi aracı kurum başka aracı kurum üzerinden alım yapıp, sonra bunu kendine virmanlayabilir. Örneğin City TEB üzerinden alım/satım yapar, siz akşam TEB alım yapmış/satmış zannederseniz. İki gün sonra işlemin arkasında City Bank olduğu ortaya çıkar. Lütfen bunu aklınızdan çıkarmayın!

ABD tahvil faizlerine oldukça önem veririm risk iştahanı anlamak için fakat burada kritik nokta bize özel bir olumsuzluk olmaması (yani biz de işler kötü gidiyorsa bize düşen risk iştahı payı göreceli olarak az oluyor malesef). Tahvil faizi ve borsa ilişkisi ile ilgili yazıyı okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Bir örnekle anlatmaya çalışayım. ABD 10 yıllıkları satıldığı zaman yani faizi arttığı zaman bu hem iyidir hem kötüdür bizim için. ABD'de yatırımcılar genelde tahvili satıp borsaya girerler. Bu bana risk iştahının arttığını gösterir. Fakat burada piyasanın bir eşik noktası var. Bunu bilmek kolay değil ama FED'in faizi bir nevi denir feneri olabilir. Diyelim FED faizi şu an %2 ve bir yıl içerisinde %3 olacağı öngörülüyor. Bu durumda yatırımcılar tahvil faizini satabilirler. Çünkü faiz %3 olacaksa ben niye ben %2 faiz veren tahvili tutayım ki diye düşünür. Tahvili sattıktan sonra parasını borsaya koyabilir. Bu da endeksi yukarıya götürür. Varsayalım tahvil faizi %3,5 oldu. Bu durumda insanlar faizler daha fazla artmaz, ben en iyisi 10 yıl için her yıl dolar bazında %3,5 kazanayım boşver borsayı diyebilir. Yani hisse satıp 10 yıllık tahvil alabilir. Verdiğim sadece bir örnek, başka sebeplerle de yatırımcılar karar verebilir. Şartlar değişir insanların kararları da değişir tabi.

Bizde ise genelde tahvil faizi artınca, yani tahvil satılınca, endekse satış geliyor. Genelde söyle oluyor. Tahvil faizi düşüyor (TL değer kazanıyor), borsa yükseliyor, sonra riskler (jeo-politik, büyüme vs) ortaya çıkıyor, tahvil faizi artıyor (döviz değer kazanıyor), borsa düşüyor. Tahvil faizi eğer TCMB faizinin üzerine çıkma eğilimine girerse ya da geçerse ben de 10 üzerinden 10 şeklinde alarm zili çalıyor. İnsanlar tahvil alım satım kararını sadece TCMB'nin faiz oranına bakarak karar vermiyor bence. Yani riskler artınca da tahvili satıyorlar (yani tahvilin faizi artıyor). Örneğin TCMB faizi %20 olsun, 2 yıllık tahvil faizi %15 olsun. Piyasa doğal şartlarda tahvili satmaz (yani Dolar, Euro vs. değerlenmez). Hatta yüksek TCMB faizi sebebiyle enflasyon düşer (yani tahvil faizi düşer) diye düşünüp bu yüzden ben %15 faiz veren tahvili satmayım der. Fakat riskler ciddi anlamda artarsa ya da kur sebebiyle enflasyon artacağını düşünürse insanlar piyasada tahvili satar (yani TL değer kaybeder veya Dolar, Euro vs. artar), o zamanda gittikçe tahvil faizi TCMB faizine yaklaşır ve belki de geçer (bundan nefret ediyorum, ekonomimiz çok kötü etkileniyor)

Genelde insanlar merkez bankalarının faizine bakarak EURUSD ne olabilir diye karar verirler. Burada bir kritik nokta daha var göz ardı edilen kanımca. Örneğin ABD %2 Almanya %0,5 faiz verirken doğal olarak para dolara dönüp ABD tahvili almak ister. Daha da genelleştireyim ki anlatmaya çalıştığımı daha iyi anlatabilim. Sizce birileri gidip eksi faizle Euro mu alır, ya da göreceli kapalı bir ekonomi olan (belki bir çok şirket batık insanlar bilemiyor ki) Çin Yua'nı mı yoksa Brexit sebebiyle ellerinde mi patlayıp patlamayacağını bilmediği Pound mu? Yoksa %2,5 civarinda nakit veren ABD likit fonlarını mı?

Sabahları ve gün içi arasıra mutlaka dünya borsalarına, emtia fiyatlarına, CDSe filan bakıyorum.

Sosyal medyada zilyon tane yorum okuyorum. Bunlara inanmıyorum, iki kulak arasını kullanıyorum. Fakat hayat ihtimaller üzerine kurulurdur. Belki orada yazanlar doğru çıkar belki yanlış çıkar. Fakat bunlara nasıl güveneyim? Mesela ben ayak tırnaklarımı keserken yağmur yağsa, sizce ben bundan sonra tırnak keserken yağmur yağar diye bahçeyi sulamayım mı😀 Seçimler geliyor. Seçimler ne olur bilemem. Fakat biri dese ki seçimler iptal olacak ya da seçimler iktidarın istediği gibi olmaz ise genel seçim olacak, inanım mı? Evet olabilir de olmayabilir de. Yani falsız kalmayın ama fala inanmayın. Herkesin aklına geldiğini yazdığı çizdiği bir sosyal medya ortamında iki kulak arasına önem vermek lazım! Sağda solda akl-ı selim insanların yazdıklarını okuyorum, dinliyorum vs. ama ben piyasa ne derse o diyorum.

Daha doğrusu televizyonum yok, o yüzden TV izlemiyorum ama YouTube’da bana bir şeyler öğreten insanları takip ediyorum. Bu yüzden hafta sonları filan izliyorum videoları (tabi yazılarını da okuyorum). Cüneyt Akman, Atilla Yeşilada, Erda Gerçek, Gizem Öztok Altınsaç, Mahfi Eğilmez, Işık Ökte, Erkin Şahinöz, Murat Muratoğlu, Veysel Ulusoy, Refet Gürkaynak, Şant Manukyan, Erinç Yeldan, Ercan Uysal, Senem Dündar, Baki Atılal, Ozan Bingöl, Korkut Boratav vs. Fark edebileceğiniz gibi muhalif olan ya da olmayan insanları takip edebildiğim kadar ediyorum. Özellikle üç aşağı beş yukarı herkesin bildiği isimleri yazdım. Bu arada ben ekonomist, finansçı filan değilim. Siz en iyisi mi burada yazanları çokta önem vermeyin hatta hiç ciddiye almayın.

Hah geldik çok sorulan soruya: Her attığımı vuruyor muyum? Hayır vuramıyorum (bir de satış varantlarından para kazanınca çok sesimi çıkarmıyorum, çünkü herkes varant oynamıyor). Yok öyle bir dünya bence😀Basit bir hesaplama yapın. 10 atışın 5'i tutsun. 5'inde %10 kayıp yaşayın, 5'inde %25 kazanın. İyi kara geçtiniz. Stop-Loss kullanıyor muyum. Tabi ki de Evet! Varant oynayıp stop-loss yapmayan bir insan hayal edemiyorum. Unutmayın büyük oyuncular stop-loss’u endeks göre koyarlar, özellile trend zamanlarında.

Buraya kadar anlattıklarıma göre ben pozisyon almaya çalışıyorum. Yani teknik analizde grafikleri çizdiren ya da piyasanın pozisyonlanmasın sağlayan değişkenler bunlar bence. Borsa da satım varantı mı alayım, dövizde alım varantı mı alayım vs'yi yukarıda anlattıklarımı kendi çapımda dikkate alarak pozisyon almaya çalışıyorum. Daha domut söyleyim ben X hissesinde artış bekliyorsam pazartesi günü hemen gidip alım varantı almam. O gün artmassa Salı, Çarşamba vs. beklerim. Eğer artmıyorsa hemen satım varantı da almam. Benim yanlış düşündüğüme kanaat edersem satım varantı alırım. Yani beleş peynir sadece fare kapanında oluyor. Bunlarla ilgilenmek istemiyorsanız yasal olarak hizmet verme yetkisi olan aracı kurumlardan hizmet alın bence; sağda solda hisse tüyosu, dolar dedikodusu vs. dinleyeceğinize. Çarpıcı olması için şöyle bir örnek vereyim. Spor izlemekten daha çok spor yapmayı tercih edin bence. 

Aklıma gelenleri bir çırpıda yazmaya çalıştım. Yani Çin'İn büyümesinden ABD'nin dış ticaret açığına, ECB'den Türkiye-dünya ilişkilerine kadar zilyon tane değişken eklenebilir bu listeye. Yukarıda dediğim gibi bir yazı her şeyi anlatamaz. Amaç balık tutmayı öğrenmek balık yemek değil. 

Temel mottolarım şöyle:
  • Mal paylaşınca azalır (azalan fayda), bilgi paylaşınca çoğalır (artan fayda).
  • Piyasa ne derse o.
  • Tünelin ucundaki ışık belki üzerimize gelen trenin ışığıdır.
  • Az kayıp çok kazançla yola devam.
  • Borsada tüm paranı kaybetmediğin sürece hala işleri düzeltme şansın vardır.
  • Yarın belki de yeni hayatının ilk günü olabilir.
  • Amaç balık tutmayı öğrenmek balık yemek değil. Yani herhangi bir varlığı (döviz, hisse altın, petrol, tahvil vs.) al-tut-sat önerisi vermez bu blog.
  • Kemerleri takılı tutardım. Sert volatilte olabilir, dikkatli olmakta fayda var.
Bir ara hacimle ilgili size pek konuşulmayan bir hacim indikatörden bahsedeceğim, ilk fırsatta.



Paylaş:

3 yorum :

  1. Sn Darvas,
    Burda yazdıklarınız ve anlattıklarınız çok değerli bilgiler ,
    Bir söz vardır ne aradığını bilmeyen bulduğu şeyin kiymetini bilmez miş
    ümit ederim ki bu blogu ziyaret edenler ne aradığını biliyorlardır ve bu kıymetli deneyimlere erişssinler,

    Saygılarımla

    Sinan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Sinan Bey,
      Mahçup ettiniz.
      Çok teşekkür ederim.
      Saygilarimla

      Sil
  2. ekonomi ve yatırım adına hap bilgiler olmuş. Teşekkürler

    YanıtlaSil