27 Mayıs 2018 Pazar

Haftalik Degerlendirme (28.05.2018-01.06.2018)


Dünya Borsaları
Gelişmiş ülke borsaları bir süredir iyi gidiyor ama biraz karar verme noktasındalar gibi. Yani çıkalım mı düşelim mi der gibi. Sorunun büyümeden kaynaklanmadığı yazılı çiziliyor. Fakat buradaki problem ABD’nin dünya piyasalarını geren hamlelerinden kaynaklanıyor genellikle (şimdilik İtalya konusunda bekle gör politikası hakim. İtalya meselesi Brexit ve Yunanistan’dan çok daha fazla can yakıcı olabilir bence).
ABD; Çin’e, AB’ye, K. Kore’ye, Rusya’ya, İran’a, Venezuela’ya, Meksika’ya, Kanada’ya, biraz bize (Trump buradaki rahip için twit atmıştı mesela) vs. Mesela bu hafta ABD’nin AB’ye verdiği süre doluyor muafiyet konusunda. Trump’ın genel politikası ise “tehdide” dayanıyor. Mesela Almanya’ya Rusya’dan enerji satın alma, bak araba ihracatın var bana veya AB’ye İran konusunda benim yanımda dur vs. şeklinde. ABD ekonomisinin iyi gitmesi elbette onlar açısından iyi ama dolar güçlendikçe gelişmekte olan ülkeler üzerinde baskı artıyor. Ekonomi iyi gittiği için doların güçlenmesi doğal fakat gelişmekte olan ülkeler için sıkıntı oluyor. Tabi DXY ve ABD 10 yıllıkları düşük iken parayı Ar-Ge, teknoloji, eğitim, yenilik, sosyal sermaye gibi konulara harcayanların eli daha rahat.

Altın
Daha önce de paylaşmıştım aşağıdaki grafiği. Altın daralan bir kanal içinde oynuyor. Altını yukarı taşıyacak etmenler genelde yüksek enflasyon, jeopolitik gerilimler, ABD 10 yıllıklarına alım gelmesi ve güçlenmeyen DXY oluyor. ABD’de enflasyon geliyor ama DXY güçleniyor. Piyasa Kimyon konusu sebebiyle biraz rahatladı ama İran konusu masada duruyor. ABD 10 yıllıkları bulunduğu seviyeden aşağı inerse altına da bir miktar alım gelebilir diye düşünüyorum, fakat piyasanın altını yukarıya taşıyacak bir hikaye beklediğini düşünüyorum. Aksi halde böyle devam ederiz gibi me geliyor bir süre.


Petrol
Cuma günü zaten Twitter üzerinden de konuştuk, petrol güzel bir satım varantı hareketi yaptı. Bir tarafta İran ve Venezuela konusu var. Diğer tarafta hala halka arz olmayan Aramco, OPEC’in biz gerekli arzı yapacağı çıkışı, diğer tarafta petrol fiyatlarının yüksekliği sebebiyle petrol çıkartmanın cazip hale gelebilme ihtimali, yani daha fazla arz yapılması. Fakat şunu unutmayın lütfen, yüksek petrol fiyatları maliyetlere bir süredir yansıyor, yani bu düşüş hemen maliyetleri düşürmeyecek bizim piyasalarda. Petrolde esasında belirsizlikler biraz fazla hakim gibi me geliyor.

Tahvil
ABD 10 yıllıklara alım geliyor ve bu da 10 yıllık tahvil faizinin düşmesini sağlıyor. Şu an olduğu seviyelere piyasalar alıştı ve bu bağlamda satış baskısı olacağını düşünmüyorum.

BIST
Dürüstçe söylemek gerekirse çok dengesiz gidiyoruz. Bir süredir yabancı alımda diye yazıyorum, zaten günlük yazılarda belirtiyorum, endekste tutunuyor. Dövizin inanılmaz çıkışı elbette baskıladı borsayı. Tahminimce beklenti dolar çok çıktı ve hisse alım zamanı yönünde. Bu söylememin arkasında durmak çok mantıklı. Tabi hikayenin diğer kısmı var. İyi günlerde bunları pek aklımıza getirmiyoruz. İlk aklıma gelenler:
  • ABD ile zilyon tane doğrudan veya dolaylı anlaşamadığımız problem var (S-400, davalar, F-35, çelik-alüminyum vergisi, ABD'nin İran'a ilişkin yaptırımların içine bazı Türk işadamlarının şirketlerini koyması, İran, Rusya, Filistin vs.). Diğer taraftan Suriye’de yol haritası belirlendi diye haber okudum ama detayını bilmiyorum.
  • AB ile anlaşamadığımız problemler var (OHAL, seçimler, vize vs.).
  • Belki diyeceksiniz çok mu önemli bunlar. Nereden baktığımıza bakar. Mesela aşağıdaki grafik BIST 100 (barlar) ve yabancılar (çizgi) ilişkisin gösteriyor (Yabancılara ait veriler T-2 günlük).
  • Seçimlerin getirdiği belirsizlik mi yoksa belirlilik mi tam kestiremiyorum daha. Yani birinci turda biter mi yoksa ikinciye mi kalır? Ortaya çıkan sonuç uygulamada sorunların yaşanmasına neden olur mu olmaz mı? Mart 2019’a kadar mali politikalarda sıkılaşma gelir mi gelmez mi (gerçi daha var buna) ?
  • IMF, Fitch, S&P dünyaca tanınmış ekonomistler ve yatırımcıların dilinden düşmüyoruz bu ara. Genelde bunlar iyi sonuçlanmıyor Türk varlıkları açısından.
  • Petrol ve CDS biraz geriledi ama tahvil faizleri maalesef bir düşüş trendine girmedi. Umarım en kısa zamnda girer. Tahvil faizleri doğal olarak endeks hedef fiyatlarını aşağıya çeker. Bunu daha önce konuşmuştuk.
  • Yaşanan döviz problemi sebebiyle birçok firmanın karı eridi.
  • Gelişmekte olan piyasalar henüz gelişmiş ülke hareketine katılamadı, dolar kötü baskılıyor piyasaları.
  • Doğrudan yabancı yatırımlarda gerileme bir süredir devam ediyor.
  • Sivil toplum örgütlerinden gelen açıklamalar var.
  • Tüketici güven endeksinde gerileme var.

Yani borsadaki çıkışın sınırlı olacağını düşünüyorum, şartlar böyle giderse.

Döviz
ECB şimdilik sakin (bir de İtalya gibi ciddi bir problemle karşılaşma ihtimali var) Yanlış hatırlamıyorsam Japonya’da Yen’i destekletecek politikalara geçişin takviminden konuşmaya başlayabiliriz dedi ilerde, eğer şartlar oluşursa (daha var bence bu söylemi akılda tutmak için). DXY yukarı doğru yoluna devam ediyor. Hükümet “dövizi satın”, bu yaşananlar geçici mesajı veriyor. Reeskont kredilerine TL cinsinden geri ödeme imkanı ya da ISO dövizi sabitliyor. TCMB faiz arttırıyor. TCMB Başkanı ve Maliye Bakanı İngiltere’ye bir daha gidiyor. Pompa fiyatları son tüketici için sabitleniyor. Fakat bunlar palyatif çözümler. Piyasanın şu an için haklı olarak görmek istediği kötü gidişatın düzeleceğine dair sinyaller. Fakat bu sinyallerde hemen gelmesi zor. Bizim dövizi buraya getiren sadece DXY değildi, bizim cari-bütçe, enflasyon fiyatları, petrol fiyatları vs. Bu şartlar altında dövizde geri çekilmenin sınırlı olacağını düşünüyorum. Yani düşerse bile düştüğü yer hala pahalı olacak maalesef, eğer böyle giderse şartlar.

Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı verilerin yayınlamaya başlamıştım. Veri az ama zamanla anlamlı hale gelecek. Grafikte anlaşılır olsun diye bankalardaki toplam yabancı parayı 50.000.000.000’e bölerek aldım.


Genel Gidişat
Çeşitli nedenlerle Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkeler gibi, yabancı yatırımcının gözdesiydi. Rahat rahat borçlandı. Sonra bir şeyler oldu ve aramız açıldı.  Aramız açıldı ama özel sektörün borcu kucağımızda kaldı. FED devreye girdi, Dolar değerlenmeye başladı. Bu durumu kurtarmak için politika yapıcıların sermayeye güven vermesi gerekiyor bence. Seçim beyannamelerine ve mümkün olduğunca basında çıkan söylemlerine hızlıca göz attım. Genel olarak söylediklerine bakılırsa Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır havasını seziyorum. Diğer taraftan, faiz karşıtı söyleme rağmen TCMB 300 baz puan faiz arttırdı. Bu mevcut iktidarın değil tüm iktidarların problemi. Maalesef bizim yatırım geleneğimiz taşa, betona yatırım yapmak şeklinde. Bir şekilde ilerleyen ülkeler ise bilgiye, bilimsel eğitime, Ar-Ge’ye, teknolojiye, sosyal sermayeye vs. yatırım yapıyor hiç durmadan. Peki bu durumda döviz kurlarında yaşanan artış mevcut veya müstakbel iktidara nasıl bir manzara bırakıyor: Bu dövizdeki artışın maliyeti nasıl karşılanacak:

Kamu
Hazine tarafından gelirden karşılanacak: Kamunun döviz borcu az olduğu için en az onlar etkilenecek. Kur farkından dolayı ortaya çıkan fark Hazine’ye yük olarak kalacak.

Firmalar
Onların durumu kamuya göre çok zor (tabi bu borçlar dönüp dolaşıp kamunun da borcu olabilir):
  • Öz sermayeden karşılayabilirler: Faka biz de öz sermaye yeterliliği pek parlak değil (Kaynak)
  • Fiyatlara yansıtabilirler: Eğer tüketicinin alım gücü yeterliyse tüketici satın alır. Bu seçenekte enflasyonda artış beklerim doğal olarak.
  • İşten çıkarma, üretimi azaltma gibi önlemler alınabilir: Bu seçenek doğal olarak yavaşlayan büyüme ve artan işsizlik demek.
  • Kamu destek verebilir: Kamu doğrudan veya dolaylı alacaklarını öteleyebilir, feragat edebilir. Bu durumda bütçe açığı ile karşılaşırız.
  • Bankalar borçları yapılandırır vs.: Banka alacaklarını tahsil edemediği için tahsili gecikmiş alacak oranı artar. Bankacılık sektörü devamında ekonominin geneli darbe alır.

Bankalar
Yukarıda değindim ama özel sektör borcunu öderse onlar için sorun yok.

Sen, ben, biz
Döviz borcu varsa ya da geçtim döviz borcunu TL borcu varsa, TCMB’nin faiz artırımından sonra bankaların artan faiz oranları sebebiyle daha da yük binebilir sırtına.

Özetle ekonomik anlamda sıkıntılı zamanlar yaşayacağımızı düşünüyorum, eğer şartlar böyle giderse.


Haftalık takvime buradan da ulaşabilirsiniz. Diğer taraftan:


Tarih
Etki
29 Mayıs, Salı
ABD: Tüketici Güveni (May)
Ekonominin gidişatı
30 Mayıs, Çarşamba
ABD: Tarı dışı istihdam, çekirdek tüketici giderleri, GSYİH
FX ve endeksler
31 Mayıs, Perşembe

Çin: PMI
Endeksler
Avrupa: TÜFE (Yıllık) (May)
FX ve endeksler
ABD: Kişisel gelirler-giderler
FX ve endeksler
ABD: Ham petrol stokları
Petrol ve endeksler
1 Haziran, Cuma

Çin, Almanya, İngiltere, ABD: İmalat Satın Alma Müdürleri Endeksi (PMI) (May)
Endeksler
ABD: Ortalama saatlik kazançlar ve tarım dışı istihdam
FX ve endeksler


NOTLAR
- Veriler ve görseller “Matriks” programı ve yukarıda kaynakları belirtilen web sayfalarından faydalanarak üretilmiştir.
- İnceleme yöntemi ve genel olarak kullandığım yaklaşımlar hakkında bilgi almak isterseniz lütfen bakınız: 
- Sıkça sorulan sorulara bakmak isterseniz: SSS
- Bloga destek olmak için ADBLOCKER gibi reklam engelleyici programları bu sitede kapatmanız ya da işlevsiz (disabled) hale getirmeniz yeterli olacaktır.


Paylaş:

2 yorum :

  1. Teşekürler. Seçim sonrası sert önlemlerle bu kötü durumdan çıkmaya çalışacaktır yeni hükümet. Bu bizede yansıyacak tabi. Eğer aynı şekilde devam ederse işte o zaman ayvayı yedik:) ekonomide jöleli ve onun gibi düşünenler bi kaybolmalı artık. Hala anlamadı bunu hükümet...

    YanıtlaSil
  2. Siyaset konuşmayı sevmem, hepsi birbirinin aynı bana göre. Ama mesela Almanya da hükümet konunun uzmanı kimse (hangi görüşte olursa olsun) ondan faydalanabiliyor. Jöleliden kastım da bu.

    YanıtlaSil